24 Temmuz 2009

Dilemma

Seni bir uykuya gönderdim,
Benim gözümde şimdi mum ışığı.
Ne çok severdim.
Ne çok ihanet görmüşüm sevmelerden.

Şimdi duaya muhtaç zamanlarım,
Bu dilemma.
Bu şarkı.
Bu yerli yersiz kaçışlarım.

Bir süveydanın peşine dolaşmak bir vücudu.
Baştan, ayağa.
Hani nerde? Elleri yok.
Nerde gözleri? Yok.
Nerde bana koşarak gelecek ayakları.
Söyleyecekleri sözler nerde?
Nerde söz söyleyecek dudakları? Yok.

Aşka bu kadar hasret gitmek haksızlık.
Gecelerin arabeski.
Matem içinde, yıldızları görmek bu şehirde.
Haksızlık.

Umut ekiyorsun, umut çıkıyor biçmeye
Yesem doymam,
Sarılsam ısınmam,
Yoruldum, bir çok zaman geçti ekerken biçerken yaparken yerken.
Gün bitti gece oldu.
Günler bitti ömür oldu.
Yaşlılık çökmeye başladı.
Zaman ne tesirli ilaçmış arkadaş dedik.
Ne büyük yanılgı. Placebo.
Nasılda yan etkiliymiş.
Her yanımız etkilendi.
Yaralar geçti evet.unuttuk bile. Ama kabuklar kaldı.

Umut ektik, umut çıktı.
Yedim doymadım. Giydim ısınmadım.
Sordum söylemedi, sustum sormadı.
Şimdi bir sürü umudum var. Oleyyyy
Eee…
Hani ellerin nerde? Yok.
Nerde gözleri? Yok.
Nerde bana koşarak gelecek ayakları.
Söyleyecekleri sözler nerde?
Nerde söz söyleyecek dudakları? Yok.

Zamparalık. ne güzelsin.
Sevişmek. Ne güzel.
Ve ne kısa.
Ne güzelsin ve ve ve.
İşte güzelsin “ve” diye bir şey yok sonrasında.
Umutlar gibisin yani.
Zamanın yan etkisisin. Hiçsin.
Olmamalısın hayatımda.

Lütfum. Topladım umutlarımı, ektim biçtim.
Seni bekliyoruz.
Hepsini sana vereceğim.
Yesek doymayız belki. Giysek ısınmayız.
Doymazsak sevişiriz. Sevişmelere de doymayız seninle.
Uzun uzun ve daha da uzun.
Giyip ısınamazsak sarılırız ısıtır bizi biz
Bak birlikteyken küçücük “biz”
Koskoca bir cümlesi bir şiirin:
SEN ve BEN.

23 Temmuz 2009

İsterse...

öylesine anlamlı ve zamanı durdurabilir isterse...
isterse bulabilir kayıpları ve ölü dirilebilir ...
isterse istediği olur...
isterse, istediğim.
isterse kul köle,
kölesi olur o isterse ve kölesi vezir.
isterse o küçücük büyüyebilir,
ve büyükken küçücük kalabilir isterse.

tahmin edemez sadece ve şaşırır,
şaşırırsa gözleri büyür. Anlayamaz ama anlatmazsam.
şaşırırsa bir tebessüm eder.
belki kalbi bir an delicesine çarpar.
şaşırdığında isterse dünyalar benim olur.
ama korkarım şaşırtamam şimdilik.
istesemde...

25 Mayıs 2009

Aralık

Olgunlaşmamış bir meyve gibi,
Olgunlasmamış bir hikaye.
Ağzımda ekşi tadı.
Yersin,yakar ya mideni.
Yaktı öylesine acıttı,
En içimde biryerleri.
İlaci yok.

Suretine gizlenmiş onca suret keşfetmişken,
Ve öyle güzellerdi; Seni sen yapan.
Senden de güzel.
İlaci yok.

Sana şiirler yazmak istiyorken,
Aklımdaki cumleler böyle degildi.
Ne yazık
İlacı yok.
İlaç isteyecek halimde.

Gelmeyen sabahlar gelsin diye,
Duaya kapandığım odaların kapı aralığısın.
Uhrevi bir ışıkla yıkanmayı beklerken,
Karanlık ve ugultular sacan.

Ve pencere aralığı.
Hafif ve huzurlu bir esinti beklerken,
Perdelerimi koparan rüzgarlarla boğuşturan.
Ki o perdeler, beni gizleyen en naif yanim.

Aralik gibisin.
Soğuk, ıslak, zor, yazı özleten.
Aralıksın hayatımda,
Kapatmaya gücüm yetmeyen.

Yinede senden sızarak geçmek istedim,
Tüm zamanların, sensiz zamanlarını.
Aralıksan etrafını yık.
Kapanmış kapıların kaçışı ol.

İstedimki "Beni bırakma."

25 Nisan 2009

Boyumdan büyük başlığım: Başımdan AŞKın

Sonra susmam gerektiğini düşündüm ve susturmam gerekiyordu. Gelmeyen cevapları aramak için yeni bir muhabbet, bir rakı sofrası gömülmek için bir parça tozu dumana katan rüzgar. O kadar kırıldımki ben de toz bende duman.

Yoktun aslında, aklımdaydın sadece. Hep hayal ettiğim ve kimseye yakıştıramadığım sevgili. Bu halinle her gece geldin koynuma. Her gece baştan çıkardın beni .Ey hayal, ey sükut, ey olmayan ;ben neden ve nasıl bu kadar cok sevdim seni. Ah gecenin bir yarısı yüzümü saran esinti, elimi atıp sıcaklığını hissettiğime dair kendime yalanlar söylediğim elin sahibi. Ve tenin bence bir melek teni. Ne gördüm ne bildim. Bir kitap aldım içinden çıktın, bir mum yaktım gölgeni gördüm, bir gizli cağrı geldi sana yordum, ve o yüzden kapatmadım telefonu gizli numaralara. Daha uyurken seyredeceğim seni, sonra eğilip öpmeye çalışacağım dudaklarından. Uyandırmayayım diye uğraşırken şımarık tavırlarımı takınıp; uyanacaksın. Yatak odamdaki aynada göreceğim saçlarımı okşayan seni. Birkaç kokuyu karıştırıp kimsede olmayan bişey çıkaracağım ortaya, yastıklarıma sıkacağım sonra . Ve yataktaki sana ait ikinci yastığı aldılar diye evdekilerle kavga edicem. Beyoğlu’nda seni yok sanıp seni görmeyip sana çarpanlarla kavga bile edebilirim iki kadeh daha içersem. hiç aklımda yok ama bir oğlum bile olur. Adı Cesur. Ne cesurca birşey! heleki seninle. senimi daha çok seveceğim Cesur’umu, düşünsene


Ey hayal Ey sükut Ey Allahın lütfu gercekleş artık. Uyan yıllar süren uykundan ben seni ne çok aradım. Ne çok yakıştırdım başka başka bedenlere. Hiç biri sen değil.

Ve böyle söyledim diye gücenme.

Aldattığım onlar, sen değil.


Bu yazı daha çok uzar ey hayal ey sükut ey sevgili. Ama gücüm yok yazmaya.

Bir mum yaktım şimdi gölgene bakarak uykulara dalacağım.

26 Şubat 2009

Zaten Karmaşıktı...

Yazdığını sanıp yazamayanların o garipsenesi garipliğine düşmek. Hayret hemde küçücüktü o baktığım delik bir anahtar deliği kadar. Kocaman oldu ve birden kendimi bu uçsuz bucaksız, önsüz arkasız, ve boş; bir düşüncede buldum.... Devamı için tıklayınız.

26 Ocak 2009

Kaç zaman ! geçer ki böyle ?
Boşluklara bakıyorum. Gördüğüm sen.
Aslında boşluktaki ben iken
Yokluktaki ben.
Sana ait ne varsa hepsine bulaşmaya çalıştım.
Her şeyde ben.
Kendi boşluğumda bile seni görürken,
Nasıl olurda bir kere olsun görmezsin beni?

Kaç zaman ! geçer ki böyle ?
Söylediğim sözler; hatta içimden geçirdiklerim,
Sen.
Şu sorduğum soruya iyi bak cevabı sana çıkıyor.
Hal böyleyken sen; nasıl hiç sormazsın beni?

Yatağında kıvaranan, dönen koca bir adam.
Ey aşk ! sen yaptın beni böyle.
Modern zamanların en popüler tabiriyle
Kepazeliğin daniskası.
İyidir üstadım. Kederlenme.
Sevebilmek hele ki bu devirde,
Hemde böylesine,
Aptal aşıkların daniskasıyım.
Bi an durdum. Gurur duydum kendimle.


Şiirden saymazlar yazdıklarımı. Olabilir. Ama sizin kafanızın içinde melodiniz yok sesi kısık kalmış bişeylerin. Kısmışsınız ve benim yazdıklarımı sanırsınızki okuyacaksınız. Okunmaz bunlar ancak duyarsınız.ah ah ah

23 Ocak 2009

Meleğin gelmeye sıkıldığı yerde biter. umursamadığı anda.

Sana üzüldüğüme, yandığıma değmedi. Değseydi keşke ama senin suçun değil. Umursanmayan kalbim huzur bulur elbet. Umursanmayan kalbimde nasibini alır dünyadan; ben ne karanlık geceler yaşadım. Ne ölmüş yüzler gördüm ve çok solgun gülüşlere tanık oldum. Kaç ayna gördüm gerçeği göstermeyen. Kaç ayna gördüm olduğu gibi yansıtan. Ve hiç görmedim aynada kendimi tam manasıyla. Olsun. Düşlerim soluk bulur, canı döner bir MELEK avcunda sunulur elbet. Kavga bitecek kendimle yaptığım. Ya ben dayağı yemiş olacağım ya da ben. Bir şeyler kırılacak belki, kırılsın. Belki bende umursamamayı öğrenirim beni. Kalbimi umursanmamaya alıştırma alıştırmaları. Evet işte bu hengamenin içinde döner durur hayatım. Gün geceye, gece safağa, ben sana, sen yoluna döner durur. Canı döner düşlerimin bir melek avcunda, ben kendimle yaptığım kavgamda dayağı yiyene kadar. Sonra yine canı döner. Gece döner. Safak döner. Ben sana dönerim. Sen …

Devrik cümlelerin imparatorluğunda imparator olmak yada sultan mı desem yada kral. uşak kalsam ben,
- uslanamıyorum... anlıyormusun?
- anladım. :))
- sanmıyorum !
- tamam anlamamışta olabilirim :)
- keşke anlasaydın.