25 Nisan 2009

Boyumdan büyük başlığım: Başımdan AŞKın

Sonra susmam gerektiğini düşündüm ve susturmam gerekiyordu. Gelmeyen cevapları aramak için yeni bir muhabbet, bir rakı sofrası gömülmek için bir parça tozu dumana katan rüzgar. O kadar kırıldımki ben de toz bende duman.

Yoktun aslında, aklımdaydın sadece. Hep hayal ettiğim ve kimseye yakıştıramadığım sevgili. Bu halinle her gece geldin koynuma. Her gece baştan çıkardın beni .Ey hayal, ey sükut, ey olmayan ;ben neden ve nasıl bu kadar cok sevdim seni. Ah gecenin bir yarısı yüzümü saran esinti, elimi atıp sıcaklığını hissettiğime dair kendime yalanlar söylediğim elin sahibi. Ve tenin bence bir melek teni. Ne gördüm ne bildim. Bir kitap aldım içinden çıktın, bir mum yaktım gölgeni gördüm, bir gizli cağrı geldi sana yordum, ve o yüzden kapatmadım telefonu gizli numaralara. Daha uyurken seyredeceğim seni, sonra eğilip öpmeye çalışacağım dudaklarından. Uyandırmayayım diye uğraşırken şımarık tavırlarımı takınıp; uyanacaksın. Yatak odamdaki aynada göreceğim saçlarımı okşayan seni. Birkaç kokuyu karıştırıp kimsede olmayan bişey çıkaracağım ortaya, yastıklarıma sıkacağım sonra . Ve yataktaki sana ait ikinci yastığı aldılar diye evdekilerle kavga edicem. Beyoğlu’nda seni yok sanıp seni görmeyip sana çarpanlarla kavga bile edebilirim iki kadeh daha içersem. hiç aklımda yok ama bir oğlum bile olur. Adı Cesur. Ne cesurca birşey! heleki seninle. senimi daha çok seveceğim Cesur’umu, düşünsene


Ey hayal Ey sükut Ey Allahın lütfu gercekleş artık. Uyan yıllar süren uykundan ben seni ne çok aradım. Ne çok yakıştırdım başka başka bedenlere. Hiç biri sen değil.

Ve böyle söyledim diye gücenme.

Aldattığım onlar, sen değil.


Bu yazı daha çok uzar ey hayal ey sükut ey sevgili. Ama gücüm yok yazmaya.

Bir mum yaktım şimdi gölgene bakarak uykulara dalacağım.